GLOKOM (GÖZ TANSİYONU) NEDİR?

Glokom, göz içi basıncının anormal artışı ile optik sinirlerde (görme sinirlerinde)  hasara neden olan bir göz hastalığıdır. Toplumda yaygın adıyla “göz tansiyonu” veya “karasu hastalığı” olarak bilinmektedir. Dünya da glokom katarakttan sonra ikinci körlük nedenidir.

Glokom sinsi bir hastalıktır ve genellikle hiç belirti vermeden veya çok az belirti vererek ilerler. 40 yaş üzerindeki kişilerde görülme ihtimali daha yüksek olmakla birlikte 60 yaş üzeri kişilerin yaşadığı görme problemlerinin en yaygın nedenidir. Erken tanı ve tedavi ile kontrol altına alınmaz ise geri dönülemez görme problemlerine neden olan bir hastalıktır.

Göz içi sıvısının salgılanması ile gözden atılması arasında sabit bir denge vardır. Bu durumda göz içi basıncımızın normal seyrettiğinden söz ederiz ve normal sınırlar 12 – 20 mmHg basıncı arasındadır. Her ne kadar glokomun oluşması için yüksek göz içi basınç gerekse de, ne kadar bir basıncın glokoma yol açacağı da kesin bilinmemektedir. Bu değer kişiden kişiye değişebilir.

Ancak genel bir bilgi olarak göz içi basıncının 21 mmHg basıncının üzerinde bulunması çoğunlukla glokom lehinedir. Eğer muayenede bu değerlerin üzerinde göz içi basıncı ile karşılaşılırsa, göz tansiyonu hastalığından şüphe edilir ve bazı ileri tetkikler yapılarak, gerçek glokom hastalığının olup olmadığına karar verilir.

Göz tansiyonunun yüksek olması ve görme siniri hasarı ile glokom tanısı konulur. Eğer göz tansiyonu normalden yüksek ancak görme sinirinde hasar yoksa bu duruma “oküler hipertansiyon” denir.

Glokoma bağlı görme kaybı bir kez oluştuğunda hasarı geri döndürmek mümkün değildir. Bu nedenle risk faktörü taşıyan kişilerin belirli aralıklarla muayene olmaları ve göz tansiyonlarını ölçtürmeleri önerilir.

 GLOKOM İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

  • Genetik (ailesinde glokom olan kişilerde risk yüksektir, 30 yaşını aşmış erişkinler her yıl düzenli göz muayenesi olmalı)
  • Şeker hastalığı, kalp hastalığı, migren, guatr ve yüksek tansiyon hastalarında glokom riski daha yüksektir
  • Uzun süreli kortizon tedavileri
  • Yüksek dereceli hipermetrop ve miyop
  • İleri derecede göz yaralanmaları
  • Sigara
  • Şiddetli kansızlık ve şok geçirilmiş olması

GLOKOM ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Hastalığın birbirinden farklı çeşitleri vardır. Her bir tip birbirinden farklı bulgular gösterebildiğinden tedavi seçenekleri de değişebilmektedir.

1) Açık açılı glokom  en yaygın glokom çeşididir (%85-90). Tipik olarak  ileri evre  görme kaybı gelişene kadar  herhangi bir bulgu vermez. Hastalık oldukça yavaş ve sinsi ilerler. Tedavisiz geçen her zaman ilerleyici ve kalıcı görme kaybına yol açar.

2) Akut açı kapanması glokomu daha nadir görülür (%10-15). Göz içi sıvısının yeterince boşaltılamaması sonucu göz tansiyonu aniden hızla yükselir. Bu atak durumunda bulanık görme, ışık çevresinde renkli haleler görme, göz ve çevresinde şiddetli ağrı, kızarıklık, mide bulantısı ve kusma görülebilir. Bu durum göz için tıbbi bir acildir. Hızla ve etkin şekilde tedavi edilmezse kısa sürede körlükle ya da ciddi görme kaybıyla sonuçlanabilir.

3) Doğumsal glokom (konjenital glokom)  gözlerde sulanma, normalden büyük ve bulanık gri renkte gözler şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

GÖZ TANSİYONU BELİRTİLERİ NELERDİR?

Erken dönemde genellikle belirti vermez, görmede bozukluk veya ağrı yoktur. Eğer hastalık teşhis edilmezse ilerler ve görme sinirindeki hasara bağlı olarak görme alanı giderek daralır. Kişi bir borudan bakıyormuş gibi çevredeki cisimler görülmez olur.Daha da ilerlediğinde bu boru görüşü de kaybolarak tam körlüğe sebep olabilir.

Sık rastlanan belirtiler ise şu şekildedir:

  • Göz çevresi ve alın bölgesinde ağrı, baş ağrısı
  • Gözde gerginlik ve sertlik hissi
  • Göz üzerine bastırınca oluşan ağrı hissi
  • Mide bulantısı
  • Görüş açısının birdenbire veya hızlı bir şekilde kapanması
  • Geçici görme bulanıklıkları ve geceleri ışıkların etrafında haleler görülmesi

GÖZ TANSİYONU TANISI NASIL KONULUR?

Glokom rutin yapılan kapsamlı bir göz muayenesi ile teşhis edilebilen bir hastalıktır. Karakteristik bir belirtisi olmayan bir hastalık olduğundan erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Eğer glokom şüpheniz varsa doktorunuz sizden daha ayrıntılı tetkikler isteyecektir. Tek başına göz tansiyonu ölçümü yapılması, glokom teşhisi için yeterli değildir.

Göz tansiyonuna yönelik tanıda uygulanan yöntemler ve testler şunlardır:

  • Göz tansiyonu ölçülmesi (genelde iki yöntem; göze temas olmadan (non-kontakt) hava püskürtülerek yapılan ölçüm < pnömo-tonometre > ve göze damla anestezi ile bir aparat teması ile yapılan ölçüm < aplanasyon tonometrisi > kullanılmaktadır) 
  • Pakimetri (kornea kalınlığı ölçümü)
  • Gözün açı ve sinir muayenesi
  • OCT (görme sinirindeki hasarın belirlenmesinde en güvenilir ve gelişmiş yöntem)
  • Bilgisayarlı görme alanı testi

GLOKOM TEDAVİSİ

Glokomun tedavisi vardır ancak glokomda daha önceden oluşmuş hasarın geri dönüşü yoktur. Bu nedenle glokom tanı konulduğu andaki durumu korumaya yönelik tedavi edilir.

Tedavi basamak tedavi şeklinde uygulanan üç aşamadan oluşur.

1- İlaç tedavisi

2- Lazer tedavisi

3- Cerrahi tedavi

Bu tedaviler hastalığın ilerlemesini engellemek ve kontrol altında tutmak için uygulanmaktadır. Hastanın durumuna göre bu tedavilerden yalnızca bir tanesi uygulanabileceği gibi kombine tedaviler de uygulanabilmektedir.

Glokomun ilaçlar ile tedavisinde son zamanlarda önemli gelişmeler sağlanmış, modern ilaçlar tedavinin başarısını büyük oranda arttırmıştır. Bu damlalar gözde sıvının üretim miktarını azaltarak ya da sıvının çıkışını arttırarak veya her iki etkisiyle birlikte göz tansiyonunu düşürür. Etkinlikte esas olan ise hastanın ilaçları sürekli ve düzenli kullanmasıdır.

Eğer göz tansiyonunu düşüren göz damlalarından istenilen sonuç alınamazsa, ikinci aşama da lazer teknikleri ve cerrahi tedaviler uygulanır ve hasarın ilerlemesi durdurulmaya çalışılır.

Standart ameliyat teknikleriyle kontrol altına alınamayan glokomlarda ise şant ameliyatları yapılır. Ameliyatta gözün ön kısmı ile göz dışı doku katmanları arasına yapay bir geçit vazifesi görecek valfli bir tüp yerleştirilir.

Bir göz bir kereden fazla ameliyat edilebilse de genellikle başarı oranı tekrarlayan cerrahilerde düşmektedir.

Diyabet, göz içi kanama gibi benzeri durumlarda gelişen ikincil glokomlarda ise altta yatan hastalığa göre medikal tedaviler, göz içi enjeksiyonları ve cerrahi tedaviler uygulanabilir.

GLOKOMUN TAKİBİ NASIL YAPILMAKTADIR?

Glokomda görmeyi korumak ve kaybı önlemek için göz muayenelerinizi doktorunuzun belirlediği sürece göre 4-6 ay aralar ile düzenli sürdürmek ve düzenli tedavi olmak önemlidir.

Glokom tedavisi, hasta ve doktordan oluşan bir ekip işidir. Göz doktoru glokom tedavisini planlar, fakat ilaçları düzenli ve sürekli kullanmak hastanın sorumluluğundadır. Doktorunuza danışmadan asla ilaçlarınızı kesmeyin ya da değiştirmeyin. Bazı glokom hastaları şikayetleri olmayınca ilaçları kesebilmekte ya da unutabilmektedir. Glokom hayat boyu devam eden bir hastalıktır, ilaçların göz içi basıncı kontrolü sağlandığı sürece, ömür boyu kullanılması gerekmektedir. Tedavi bazen yetersiz kalabilir ve tedavinin tekrardan düzenlenmesi gerekebilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla yapılan kontrol muayeneleri ve testler çok önemlidir.

OCT ve görme alanı, hem tanı aşamasında yardımcı olan hem de tedavi süresince aralıklı yapılarak tedavinin etkinliğinin takibinde kullanılan iki değerli yöntemdir. Sadece göz tansiyonu biraz yüksek olup, OCT de ve görme alanında hasar bulunmayan, risk faktörü çok olmayan bireyler, OCT takip analizi yöntemi ile belli aralıklarla takip edilebilirler.

Tedavide tüm amaç, görme siniri üzerindeki basıncı azaltarak geri çevrilemez hasarları görme kayıplarını önlemektir.

Ayrıca sağlıklı beslenme, sigara kullanmama, egzersiz ve yürüyüş yapma glokom açısından faydalıdır.

 

Bizi Yakından Tanıyın

Adana Retina Hekimleri

Prof.Dr. Özay ÖZ

GÖZ SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI UZMANI

Op.Dr. Münevver ŞENKAL

GÖZ SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI UZMANI